


Bölüm 7
Rachel, onun gizemli tavırlarıyla ilgisini çekmişti. "Önce sen söyle, sonra gitmeye karar veririm."
Robert çaresizce iç çekti. "Rachel, eğer sana söylersem, ortada gizem kalmaz."
Onun bu zor durumunu görünce, Rachel kendini tutamayıp güldü.
Michael, adliyeden çıktığında, Rachel'ın kulağına bir şeyler fısıldayan bir adam gördü. Rachel çok mutlu bir şekilde gülüyordu. Arabasına binmek üzereyken durdu, geri döndü ve ikisine soğuk bir şekilde baktı, gözleri öfkeyle doluydu.
Evlendiklerinden beri, Rachel hiç böyle gülmemişti. Sürekli küçük şeylerden şikayet ederdi ve ona baktığında gözleri hep temkinliydi. Michael, onun bu halini sevmiyordu; onu rahatsız ediyordu.
Boşandıktan sonra, Rachel'ın tamamen farklı bir insan gibi, içten dışa parlayan bir ışık yayıldığını görmek Michael'ı şaşırtmıştı. İçten içe alay etti, 'Bu adam yüzünden mi? Aldatan bir kadın ikinci bir bakışı bile hak etmiyor!'
"Bay Smith?" David, patronunu arabaya binmediği için dikkatlice uyardı.
Michael bakışlarını çekip arabaya bindi. "Geri dönelim."
David, Michael'ın çok öfkeli olduğunu, yüzünün korkutucu olduğunu hissetmeden edemedi.
Rachel, ön koltuğa yeni oturmuştu ki Michael'ın uzaklaştığını gördü. Arabaları uzaklaşırken, dışarıdaki hızla geçen ağaçlara boş boş baktı.
Robert, onun melankolisini fark etti ve dikkatlice sordu, "Rachel, ne düşünüyorsun?"
Rachel kendine geldi ve gülümsedi. "Hiçbir şey."
Onun açısından, Robert'ın profili daha belirgin görünüyordu, biraz melez bir görünümü vardı. Michael, o zamanlar okulun en yakışıklı çocuğuydu, ama Robert da ondan aşağı kalmazdı; geniş omuzları, ince beli ve uzun bacaklarıyla uluslararası bir model gibi görünüyordu.
"Neden modellik sektörünü seçtin?" Rachel sordu. Onun iyi notlarıyla akademik bir yol izleyeceğini düşünmüştü.
"Bir deneme çekimine sadece eğlencesine katıldım, beklenmedik bir şekilde model oldum." Araba aynasından Rachel'a göz ucuyla bakarak, sanki rastgele soruyormuş gibi yaptı, "Rachel, modellik sektörünü sevmiyor musun?"
Rachel başını salladı, sesi yumuşaktı. "Hiç de değil. Başarılı olduğun ve kendi alanında gelişmeye devam ettiğin sürece, hepsi aynı."
Robert'ın gözleri sevinçle doluydu ve dikkatlice fren yaptı. "Geldik, Rachel."
Önlerinde eski tarz iki katlı bir ev vardı, beyaz saçlı yaşlı bir adam bir sandalyede oturmuş kahve içiyordu.
Yaşlı adam, Richard Wilson, dönüp ona gülümsedi. "Rachel."
Rachel şaşkına döndü, inanamaz haldeydi.
Richard iç çekti. "Başına gelen her şeyi biliyorum. Çok şey yaşadın."
Onun kollarına atıldı, hıçkırarak, "Dede, bunca yıl neredeydin?"
Altı yıl önce, Skyline Corporation'ın fonları çalındı ve deliller babasını hırsız olarak gösterdi. Yönetim kurulu tarafından işten atılmakla kalmadı, hapis cezasıyla da karşı karşıya kaldı. Sonra üvey annesi ve üvey kız kardeşi parayla kaçtı ve babası, depresyona girerek bir binadan atladı.
Richard ciddi bir şekilde konuştu. "Bu yıllar boyunca şirketin fonlarının çalınmasını araştırıyordum ve bunun TriStar Corporation ile ilgili olduğunu buldum. Baban günah keçisi yapıldı."
TriStar Corporation, Summit Ridge Bölgesi'nin en büyük emlak şirketiydi ve başkanı Ethan Brown, Mandy'nin babasıydı.
Rachel düşünürken, Richard bir belge çıkardı ve onun eline koydu. "Rachel, bu Skyline Corporation'ın %51 hissesi. Nasıl aldığımı sorma; buna ihtiyacın olduğunu biliyorum."
Rachel'ın gözleri kararlıydı. "Babamı tuzağa düşürenleri bulup onun masumiyetini kanıtlayacağım. Seni hayal kırıklığına uğratmayacağım, Dede."