Bölüm 2
TESSA
Arkamı dönmedim, durmadım da...
Eğer peşimdeyse... Onunla baş edemeyeceğimi biliyorum... Yine de, beni yakalamasını istemiyorum.
Geriye bakmaya cesaret ettiğimde, peşimden koşmadığını fark ettim.
Yavaşladım ve otelden hızlı adımlarla çıktım... Göğsümü ovalayarak sakinleşmeye çalıştım.
Her şey yolunda.
Her şey yolunda.
Sarhoş olup tek gecelik bir ilişkiye karışarak hata yaptım...
Dünyanın sonu değil.
Ve en rahatlatıcı kısım, onu bir daha görmeyecek olmam.
Eve vardığımda... Hızlıca kendime kahvaltı hazırladım ve çalıştığım şirkete doğru yola çıktım.
Binanın girişine vardığımda, cep telefonum çaldı.
Annem olduğunu görünce gülümsedim.
Yavaşça açtım.
"Merhaba, anne."
"Ah, canım. Umarım bu gece amcan Wilson'ın 60. doğum günü olduğunu unutmamışsındır. Cromwell Otel'de bir ziyafet düzenliyor. Orada olacaksın, değil mi?"
"Hayır, anne. Gitmek istemiyorum."
O ziyafete gidersem kesinlikle babam ve üvey annemle karşılaşacağım ve bu gece onlarla uğraşmak istemiyorum.
"Hadi ama, Tessa. Amcan Wilson ve karısı bize çok iyi davrandılar. Yapabileceğin en az şey davetini onurlandırmak." Annem ısrar etti.
İç çektim.
On yaşındayken, babam annemi aldattı ve onu neredeyse terk etti. Amcam Wilson olmasaydı, hayatım dayanılmaz olurdu.
"Peki. Gideceğim."
"Ve babanla kavga etmemeye çalış." Uyardı.
"Eğer bana sorun çıkarmazsa... Ben de çıkarmam." Ve sonra telefonu kapattım.
Yıllar önce, annem yere diz çöküp babama boşanma davası açmaması için yalvardı.
Ona affedeceğini, sadakatsizliğini bağışlayacağını söyledi ama babam onu bir kenara itti.
Sadece annemden boşanmakla kalmadı, her şeyi ondan aldı.
Ondan sonra, üçümüz için hayat çok zor oldu.
Babamı bizi bu şekilde incittiği için asla affedemem.
Tam zamanında şirkete girdim ve masama oturdum.
Meslektaşım, Audrey Brosnan yanıma geldi.
"Bugün farklı görünüyorsun, Tess."
Kaşlarımı çattım. "Farklı mı? Nasıl?"
"Marcus senden ayrıldığından beri suratın asıktı ama bugün... Hiç de üzgün görünmüyorsun."
Audrey ve ben oldukça yakınız.
İç çektim. "Belki de çılgın bir gece geçirdiğim içindir. İnanmazsın, kalbimi teselli etmek için bir fahişeye iki yüz dolar harcadım." dedim, gülerek.
"Yok artık." Diye alay etti.
Gerçekten şaka yaptığımı sanıyor.
Çeşitli şakalar yaparız, bu yüzden şaşırmadım.
Birkaç kişi, erkeklerle ilgili zengin deneyimlerimiz olduğunu düşündü ama aslında... biz oldukça muhafazakarız.
Bu yüzden dün geceye hala öfkeliyim.
Bu hiç bana göre değildi.
"Yeni patron bugün başlıyor." Dedi.
Omuz silktim.
"Onun Hudson Grubu'nun varisi olduğunu duydum. Babası hükümette üst düzey bir yetkili ve annesi şirketin genel merkezinde başkan. Şu anda... şirketteki çoğu kadın onunla tanışmak için can atıyor... Eminim çok yakışıklıdır."
Gözlerimi devirdim.
Umarım kaba ve kendini beğenmiş varislerden biri değildir.
Patronum olarak bir ukala ile çalışmaya katlanamam.
Üstüm, Ethan Bascon yanımıza geldi.
"Şimdi konferans salonunda bir toplantımız var!" Dedi ve yürümeye başladı.
Hızla defterimi ve kalemimi aldım ve peşinden gittim.
Konferans salonuna girdiğimde herkesin oturmuş olduğunu gördüm, bu yüzden bir köşeye sessizce oturdum.
Zihnim sabahın erken saatlerine kaydı... o çok yakışıklıydı.
Yatağın üzerine 200 doları koyduğumda yüzündeki öfkeli ifadeyi düşündüm.
Elimi ağzımın üzerine koyup güldüm.
Belki de çok ileri gitmiştim...
Ama bana verdiği tiksinti bakışına dayanamadım ve dahası, beni fahişe olarak gönderecekti.
Bu çok aşağılayıcı olurdu.
Bir alkış sesi beni irkiltti ve dalgınlıktan uyandım.
Lacivert takım elbiseli bir adam konferans salonuna girdi.
Yüzü retinamda belirdiğinde çenem düştü.
Neden... neden burada?
Gözlerimde bir sorun var... gözlerimde kesinlikle bir sorun var.
Baş parmaklarımla gözlerimi ovuşturdum... tekrar açıp kapattım ama hala oydu.
Tek gecelik ilişki yaşadığım adam!
200 dolar ödediğim adam!
Aman Tanrım!
Bu sefer nereye kaçacağım?






































































































































































