Yüz otuz

Öğle yemeği sona ererken ince bir yağmur başladı.

Bu, neredeyse sis kadar hafif bir fısıltı gibiydi, düşen değil de adeta alay eden bir yağmur. Etrafımda, nazik sohbetlerin uğultusu kahkahalara ve vedalaşmalara dönüştü; misafirler beyaz çadırın altına veya büyük eve doğru koşuşturdu. Birkaç kişi şa...

Giriş yapın ve okumaya devam edin