Yüz altmış dokuz

Huzurevinin bahçesi o sabah sessizdi, sadece güller ve lavantalar arasında dolaşan arıların tembel vızıltısı duyuluyordu. Hava hafif tatlı kokuyordu, güneş ışığı omuzlarımda nazik bir ağırlık gibi hissedilecek kadar sıcaktı. Her zaman erken gelirdim, öğle yemeğinden önce, yer sakin ve dedem en uyanı...

Giriş yapın ve okumaya devam edin