Kırk Beş

Günün geri kalanı sıcak bir bulanıklık içinde geçti ve bir kez olsun, bu bulanıklık üzüntü veya suçlulukla dolu değildi. Hafifti, tanıdık olmayan bir umut duygusuyla doluydu. Yarın bir öğle yemeği randevum vardı—biri benimle konuşmak istiyordu, zorunluluktan ya da acıma duygusuyla değil, beni sevdiğ...

Giriş yapın ve okumaya devam edin